İki gündür askerlik tecili için koşturuyorum. Başıma gelmeyen kalmadı, delirttiler en sonunda. Ama en nihayetinde aldık tecilimizi.
30 Ekim 2006: Sabah evden çıkılır ve ilk önce fotoğrafçıya gidilir. Vize başvurum için fiyakalı bir resim lazımdır ve bunun için gerekli işlemler yapılır. Onun ardından da Tepecik'te askerlik şubesine doğru yola çıkılır.. Şubeye vardığımda tüm cihanın orada toplandığını düşündüm bir an. Küçük küçük onlarca bölümde toplanan yurdumun yağız delikanlıları işlem yapmak için kasmaktadırlar. Bilmediğim terimleri anlamaya çalışıyorum. En nihayetinde, bir on on beş dakika sonra Yedek Subay İşlemleri bölümüne gitmem gerektiğini öğrendim. 4 yıllık üniversite mezunlarının o bölüme gitmeleri gerekiyormuş. Tamam dedim, gittim. Nazik bir bayan belgelerimi kontrol etmeye başladı. Geçici mezuniyet belgesi, nüfus fotokopisi...
"Şuradaki masadan bir anket formu ile bir dilekçe doldur, iki adet nüfus fotokopisi, üç adet geçici mezuniyet belgesi fotokopisi, eğer bir hastalığın varsa 12 adet, yoksa 6 adet resimle bana gel"
Tamam dedim. Yanımda daha önce çekilmiş olduğum üç adet vesikalık vardı. Bunun üzerine sabah gittiğim fotoğrafçının yolunu tuttum, gerisin geriye Alsancak... Acilen vesikalık istiyorum dedim, fiyaka olmasına gerek yok. Tamam dediler, hemen çekildik, geçmiş olsun, on dakikada aldım resimleri. Sonra eve gidip formları doldurdum, fotokopileri çektim ve askerlik şubesine geri gittim..
Saat 12:10 gibi oradaydım ancak öğle tatili olduğunu unutmuşum. Saat bir buçuk gibi gel dediler, tamam dedim, gittim bir şeyler yedim, Score dinledim, zamanı geçirdim bir şekilde. Saat 13:30'da geri döndüğümde yüzlerce insanın beklediğini gördüm. Kapılar açıldığında herkes koşturmaya başladı, ben de koştum onların peşinden, attık kendimizi içeri.
Tekrar o kadını buldum bir şekilde. "Tamam" dedi "sen ver şimdi bana bu belgeleri, otur şuraya, bilgisayarlarımız daha açılmadı, açılınca ben seni çağıracağım"..
15 dakika sonra çağırdı beni kadın, "al" dedi "bu belgeleri, askeri hastaneye muayene ol sonra belgeyi bana getir".
Oradan çıktım askeri hastaneye gittim, Hatay'a. Danışmaya sordum polikliniklere git dediler. Gittim, gişedeki bayana elimdeki belgeyi uzattım, bir şey söylemedim:
"Ah biz de seni arıyorduk!"
"?? Neden ki?"
"Bugün bana bir komando bul demişlerdi, tam da üstüne sen geldin."
"Ahah, (çok komik) yok daha vakti var onun. Okuduk 15 yıldır biraz ara verelim."
"A-aa neden?"
"Eh.."
"Ne mezunusun sen?"
"Arkeoloji."
"Ya bişii sorcaam. İsa'nın kadehi gerçek mi?"
"???"
"Hani filmlerde görüyoruz ya oradan..."
O an beynim durdu, zaten yorgunum, ıslağım, bir de kadının ne dediğini anlamak için kasıyorum. Neyse cevap verdim tabi. "Bilmiyorum" dedim, "gerçek diyenler var, değil diyenler var, bence gerçek". Ne kadının ne sorduğunu anlamıştım, ne de verdiğim cevabın mantığını, ama sanırım DaVinci'nin Şifresi'nden bahsediyordu belki de..
"Tamam" dedi kadın, "Saat 15:30'da gel kağıdını al." Kadın bunu söyler söylemez ASKERLİK YAPMASINDA BİR SAKINCA YOKTUR damgasını bastı. Bu muydu muayene dedim içimden..
Askeri hastaneye girişte telefonu, iPod'u kapıda teslim etmiştim, hiçbir şey yoktu vakit geçirecek. Kantine gittim, puding yedim, çay içtim, bekledim yine bir buçuk saat. Ama çok sıkıldım bu sefer.
Saat 15:30 gibi gittim kadına tekrar kağıdımı almak için, ancak bu sefer orada başkası vardı...
"Bizim belgeler çıktı mı?"
"Ne zaman al demişlerdi?"
"Üç buçuk."
"Adın ne?"
"Pink Floyd."
"Al."
"Başka imzalatmam gereken bir yer var mı?"
"BİTTİ!"
Tamam dedim, sanırım muayene bu kadar, baştabip imzasını gördüm kaşesini vs. herhalde dedim her şey yolunda.. Gerisin geriye Tepecik Askerlik Şubesi'ne gittim, içeri girdim, kadını buldum, belgeyi uzattım...
"Buyrun."
"Tamam sen şimdi geç otur ben senin belg... Ama bir dakika burada mühür eksik?"
"Nasıl?"
"Sen muayene oldun mu?"
"Danışmaya gittim böyle böyle oldu sonra bekle dediler, sonra böyle böyle oldu aldım geldim belgeyi."
"Yahu sen hastaneye kaydını yaptırmamışsın, muayene olmamışsın."
"Ama damga bastılar, askerlik.. elverişli.. ama.. ama..."
"Git muayeneni ol öyle gel."
"Tamam."
Tabi sinirliyim haliyle, kime kızsam bilemiyorum. Saat olmuş 4, iş bugün bitsin istiyorum, atladım bir taksiye hiç durmadan koşa koşa Hatay'a geri gittim, buldum "İsa'nın Kadehi"ni dedim siz yoktunuz ben belgeyi aldım şubeye götürdüm almadılar vik vik vik...
"A-aaa."
"???"
"Ya sen muayene olmadan bize gelmişsin, e bizim de gözümüzden kaçmış damgaların olmadığı.. Ya canım kusura bakma senin muayene olman lazım. Muayeneni ol direkt al belgeyi götür şubeye, bize gelmene gerek yok yeniden. Ama şimdi muayene bölümleri kapalı, yarın gelmen lazım."
"Saat 4 buçuk, kapandı muayeneler."
"Ya normalde açık ama bilmiyorum sanırım hastası var."
"(??) Tamam."
Sinirlendim tabi, eve gittim geriye.
31 Ekim 2006: Sabahın köründe kalktım bugün, hemen gittim Hastaneye. Gittiğim birimlerin adını da unuttum ama ilk önce kayıt bürosu gibi bir yere, sonra başka bir yere, sonra da genel cerrah'a gittim. Tek tek anlatmayayım, Nescafe 3'ü bir arada olsun çünkü hepsinde aynı diyalog geçti.
"Çocukluğunuzdan bu yana herhangi bir kaza, ameliyat geçirdiğiniz oldu mu?"
"Hayır."
"Ailenizde kronik rahatsızlığı olan var mı?"
"Hayır."
(Pat pat fıtı fıtı pat! » Mühürler, imzalar)
Sonra askerlik şubesine geri gittim Tepecik'teki. Yedek Subay İşlemleri bölümündeki kadın yoktu bir adam vardı bu sefer. Verdim belgeleri, tamam sen geç otur ben vereceğim belgelerini dedi...
"Ne kadar tecil ediliyor?"
"Bir yıl."
"Daha uzun süre mümkün mü?"
"Hayır."
"Tamam, teşekkürler."
Bir süre sonra verdiler belgemi, 30 Kasım 2007'ye kadar tecilliyim, askere gitmiyorum 2007 sonuna kadar. O zamana kadar kahrımı çekeceksiniz. Ancak keşke daha uzun süre uzatabilseydim.