Rotterdam 3: Türkiye
Garip bir şehir yahu burası. Nasıl anlatsam ki... Türk popülasyonunun en yoğun olduğu Avrupa şehrinin Almanya olduğu aşikar. Ancak ben Köln'deyken, ne yalan söyleyim, ne bu kadar Türk gördüm, ne de Türkler tarafından işletilen dükkan. Üstelik Rotterdam'da garip olan şey, mağaza isimlerinin de Türkçe olması. Ömür lokantası, Dünya Döner, Ayhan Emlak... Onlarca mağaza hepsi Türkçe. Girdiğim her mağazada mutlaka bir Türk ya çalışıyor ya da alışveriş yapıyor.
Kısacası, ek$i'de birisinin dediği gibi, Rotterdam'ı ziyaret etmemiş bir kimse, ben Türkiye Turu yaptım diyemez, dememeli.
Rotterdam Köln'e kıyasla küçük bir şehir ancak dünyanın en büyük limanlarından biri bu şehirde bulunuyor. Şehir, II. Dünya Savaşı'nda Almanlar tarafından dümdüz edildiğinden, şehirdeki binaların hepsi yeni, modern. Mini bir Manhattan hissi vermiyor değil.
Garip olan bir diğer şey ise, mağazalar kredi kartı kabul etmiyorlar. Büyük alışveriş merkezleri bile. Kredi kartına karşı bir antipatisi var bu insanların. Ola ki Rotterdam'a, daha doğrusu Hollanda ve çevresindeki Felemenk ülkeleri ziyaret etmek istiyorsanız, yanınızda mutlaka nakit bulundurun, aksi bir durumda aç kalabilirsiniz, zira biz dün çok sıkıntı çektik.
eBay'de satmak üzere 7 adet GPS alacaktım, toplam fiyatı 1500 Euro. Ama adam kredi kartı kabul etmedi, olacak şey değil.
Neyse, bugün belki Amsterdam'ı ziyaret edebiliriz. Rotterdam'da alışverişten başka yapacak pek bir şey yok gibi görünüyor. Belki de etmeyiz, dur bakalım, şimdi belli değil, daha yeni kahvaltı ettik.
Yarın akşam Brighton'a, eve geri dönüyoruz. Özlemedim değil.